Metal Heykel Anıt
Heykel sanatının tarihi süreci incelendiğinde açık alanda yer alan heykel anlayışı büyük değişikliğe uğradığı görülmektedir. Değişen ve gelişen toplum yapısı, teknolojinin gelişmesi, sanat akımlarıyla birlikte sanatçıların farklı anlatım araçlarına yönelmişler olmaları açık alanda yer alan heykel anlayışını değiştirmiş, Heykeller halkla temas eden onların hemen algılayıp iletişim kurabilecekleri formlara sahip olmaya başlamıştır. Teknolojik gelişmeler, sanatçıların heykellerin büyük boyutlarda, çeşitli renk ve dokuda süregelen anlayıştan farklı yaklaşmalarına olanak sağlamıştır. Geçmişte yapılan anıtların yerini anıtsal heykeller almaya başlamıştır.
Metal Heykel Anıt
Heykel Sanatında açık alanlarda yer alan heykellerde anıt ve anıtsal kavramlarının anlam farklılıklarıyla ifade edilebilecek değişim 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra Pop sanatla birlikte daha belirgin hale gelmiştir. Anıt kelimesiyle heykele yüklenen anlam hatırlama, anma, olarak toplumsal bir olayı ya da kahramanın unutulmaması için yapılan heykeller için kullanılırken anıtsal kelimesi heykelin biçimsel tanımı olarak kullanılmış ve anıt olarak yapılan heykellerden son derece farklı amaç ve düşünce ile yapılmışlardır. Pop art akımı ile başlayan süreçte sanatçıların heykellerinde günlük yaşamdan kullanılan sıradan nesnelerin, boyut ve formları değiştirilerek farklı etki ve bakış açısı getirmeleridir. Yaşanan teknik gelişmeler ve yeni malzemeler heykel sanatında da yapılan çalışmaların daha büyük boyutlu olmasına imkân vermiştir. Bu tarz anıtsal heykeller kamusal alanlarda odak noktası olması ve halka doğrudan ulaşması açısından önem kazanmışlardır. Oldukça çeşitli malzemelerden büyük ölçekli yapılabilen anıtsal heykeller açık alanlarda halkla etkileşime girmekte ve yeni bir bellek oluşturmaktadır.
Korten Çelik
Corten, özellikle sıradan çelik türü malzemelerden üretilen ve açık alanlarda sergilenen sanat yapıtlarında kullanılan malzemelerin yüzeylerinde yapılan boya, cila gibi benzeri koruyucu uygulamaları ortadan kaldırmış, hem maddi açıdan bir avantaj sağlamış, hem de zaman içinde yapılması gereken bakım ve onarım türü işlemleri gereksiz kılmıştır. İç mekân uygulamalarında dezavantajlı yönü olan pasın bulaşıcı ve lekeleyici özelliği ise cortenin bir türü olan solanum çeliğin geliştirilmesi ile giderilmiştir. Çoğunlukla hoş olmayan lekeleme özelliği ile tanınan pas demir oksit doğada toprak cevherinden elde edilebilen ve geçmiş zamanlardan beridir yaşamın içinde kullanılabilir durumdadır. Kırmızı ve turuncu renkler arasında tonları barındıran aşı boyası rengi olarak bilinen demir oksit ilkel toplumlarda boyama amaçlı, yoğun şekilde kullanılmıştır. Pas modern dünyamızda kullanılan malzemeler içinde en doğal haline yakın corten çeliğin yüzeyinde görülür
Korten Çelik
. Ham demirin paslı yüzey görünümünü modern çağın insanı estetik bir alana taşımayı başarmıştır. Corten çeliğin yüzeyindeki pasın renk tonları bireylerin ortak beğenisinde gelişen estetik bir değer taşır. Corten ile yapılmış bir heykel öncelikle yüzeyinden algılanan pas aşı boyası rengi ile ortak estetik bir değerde birleşir. Sanatsal formu ve biçimi ise bireysel bir estetik değer ile farklı düşünce ve duygular iş birliğinde gelişir. Aşınma çeliği corten pası fiilen kullanarak çeliğin en zayıf noktasını benzersiz bir şekilde yenmiştir. Corten çeliği asidik ortamlara karşı direncinden dolayı daha az korozyon oranı gösterir. Corten, heykel sanatçılarının ve mimarların bu özelliklerinden dolayı avantajlı gördükleri bir malzemedir. Paslı yüzeyinin boya, zımpara veya kaplama gibi farklı bir malzeme ve uygulamaya gerek duymadan kullanılabilir olması bu avantajı sağlamaktadır. Doğaya duyarlı ve sürdürülebilir bir malzeme olarak görülmektedir.
